Davut KARAAĞAÇ

Davut KARAAĞAÇ

Onur ve Menfaat: Hintli Tüccarın İki Tokadı

Sömürge Döneminde Bir Hadise

Tarihin sayfaları arasında, İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan'da geçen, insanın onuru ve menfaati arasındaki ince çizgiyi keskin bir şekilde ortaya koyan çarpıcı bir hikaye yer alır. Bu hikaye, sadece bir tokat hadisesi değil, aynı zamanda onurunu sermaye bilen bir adam ile onurunu paraya satan bir adam arasındaki derin farkı gözler önüne seren sosyolojik bir derstir.

İlk Tokat ve Onurun Bedeli

Hikayenin başlangıcında, bir İngiliz subayı, hiçbir sebep olmaksızın, sıradan bir Hintli vatandaşa sert bir tokat atar. Beklenenin aksine, Hintli adam anında karşılık verir ve attığı yumrukla subayı yere serer. O dönemin koşullarında, bir İngiliz Kraliyet subayına karşı gösterilen bu cesur direniş, Hintli'nin onurunu en büyük sermayesi olarak gördüğünü açıkça göstermektedir. O, malı, makamı olmayan, kimsesiz bir adamdı; sahip olduğu tek şey onuruydu ve onu canı pahasına savundu.

Bu olay karşısında şaşkına dönen subay, Generaline başvurarak askeri destek ister. Ancak Generalin tepkisi şaşırtıcıdır: Kasadan çıkardığı 50.000 Rupi’yi subaya vererek, bu parayı Hintliye götürmesini ve ondan özür dilemesini emreder. Subay, bu emre isyan etse de itaat etmek zorunda kalır. Hintli adam, o dönemin parasıyla yarı servet sayılabilecek bu parayla zengin olur, bir tüccar olarak tanınır ve şehrin önde gelen, makam sahibi kişileri arasına katılır.

İkinci Tokat ve Menfaatin Zaferi

Aylar sonra, General intikam vaktinin geldiğini söyler ve subaya, aynı Hintliye, şimdi kalabalık bir topluluk içinde vurmasını emreder. Subay tereddüt eder; zira ilk seferde kimsesizken karşılık veren adamın, şimdi mal ve mevki sahibi bir tüccar olarak etrafındakilerle birlikte kendisine saldıracağını düşünür.

Ancak Generalin kehaneti kesindir. Subay, Hintli tüccarın dükkanına gider ve kalabalığın ortasında ona öyle bir vurur ki, adam yere yığılır.

İnanılmaz olan şudur: Hintli tüccar ne bir karşılık verir ne de subayın yüzüne bakmaya cesaret eder. Sessiz kalır, karşılık vermez, olduğu yerden kalkmaz.

Subay bu durum karşısında hayretler içerisinde Generali'nin yanına döner. General, bu durumu şöyle açıklar:

“İlk sefer onu vurduğunda onuru vardı ve bunu en büyük sermayesi bilirdi. Onu korumak için sana karşılık verdi. Ama ikinci seferde onurunu paraya sattı. Menfaati tehlikeye girer diye sana karşılık vermeye korktu. Onun için kendini savunamadı!”

onur-ve-menfaat-hintli-tuccarin-iki-tokadi.png

Onur Mu, Çıkar Mı? İşte Bütün Mesele Bu!

Bu hikaye, evrensel bir gerçeğe işaret eder: İnsan onuru, satılabilir bir meta değildir.

  • İlk tokat: Kimsesizliğin ortasında onurunu koruyan, cesur ve karakterli bir duruşu temsil eder.

  • İkinci tokat: Zenginliğin, makamın ve menfaatin esir aldığı, onurunu feda eden ve korkak bir teslimiyeti simgeler.

Ne yazık ki, günümüzde de pek çok kişi, elde ettikleri maddiyatı, makamı ya da konumu kaybetme korkusuyla, en temel değerlerinden ve onurlarından ödün vermektedir. Bir zamanlar yüksek sesle hakkını savunanlar, menfaat çarkının dişlileri arasına girdiklerinde sessizleşir, başlarını öne eğerler.

Bu ibretlik hikaye, çıkarı için onurunu, ilkelerini ve haysiyetini satan herkese ithaf olunur. Çünkü unutulmamalıdır ki, bir insanın en büyük serveti, banka hesabındaki meblağ değil, kimsenin satın alamayacağı onurlu duruşudur.

Okuyucuya Soru

Sizce bir insanın menfaat uğruna vazgeçebileceği en tehlikeli şey nedir? Görüşlerinizi belirtmek ister misiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.