DÜŞÜNCESİZ DÜŞÜNÜRDEN DÜŞÜNCELER
Hüzün! Âhh, ah... Yine Hüzün...
Su içtiği kaba pisleyen varlıklara bir sıfat bulsak...
Gönüller arasında köprü kuran isimsiz insanlara selâm olsun.
‘Demedi’ demeyin! Filim koptu koptu… Boş yere uğraşmayın!
Şimdi var ya... Deli Saçması Sorular soracağım ama bir türlü aklıma gelmiyorlar...
Kafama takıldı da… ‘NATO mermer, NATO kafa… Kim/ler için kullanılan bir tabirdir?
Bir fâni oğlu fâni der ki: Gerek maddî ve gerekse sanal olsun, tabuları yıkmak kolay değildir.
Onun bunun çocuğu = Nesebi gayri sahih = Babası anonim = Olimpos’un çocuğu = Eskort Çocuğu = ?
Son seçimler göstermiştir ki; yıllar boyu başka yerlerde görünenler ‘gerçek’ saflarına dönmüşlerdir...
Neymiş efendim neymiş? Müflis tüccarlar eski defterlerini karıştırırmış... Seyyahlar da eski fotoğraflarını...
Evet, evet... Bugün de bitecek ve ömrü olanlar günün bitişini görecek ama göremeyen o kadar çok canlı olacak ki...
Birileri bir zaman şöyle bir tespitte bulunmuştu: Yanlış numara hiçbir zaman meşgul çalmaz. (Doğru mudur?)
Bugün Feys dünyasından dostum Mehmet Akça'dan bir kavram öğrendim: ‘sokak malları’... Sizler biliyor muydunuz?
Son siyasi gelişmelerden mutlu olup da 'şükür namazı' ve 'şükür orucu' tutan ‘Müslüman Kimlikli’ insanlar var mıdır?
Seçim de bitti... Şimdi merak ediyorum: Şu sütre gerisinde fırsat kollayan siyasi rantçılardan bir haber var mı?
Birileri bir araştırma yapmış ve şu sonuca ulaşmış: Telefon sen daima dış kapının önünde anahtarlarla boğuşurken çalar.
Evet, evet... Kötü ve çirkin azizim kötü ve çirkin... Nankörler farkında olmasalar da ‘nankörlük’ çok çirkin ve çok kötü...
‘Yalan’ı, ‘gerçek; içinde mi saklamak gerek yoksa ‘gerçek’leri ‘yalan’ içinde mi sunmak, dana makul? Bir türlü karar veremedim de...
Seyyahlar hiçbir zaman ihtiyarlamazlar, çünkü seyahat eden sıhhat bulur. Gezen biri ihtiyarlarsa bilin ki, o artık seyyah değil, turisttir.
Şimdi var ya... Ramazan öncesi alıp başını gideceksin, hiç kimsenin bilmediği meçhul diyarlara, orada meçhulleri içinde eriyip gideceksin...
Tüm kâinatın olduğu gibi Yeryüzü de Allah'ındır. Seyahat özgürlüğü ise Arz'ın Sahibi'nin, Yaratıcı’nın bizlere bahşettiği bir nimettir.
Öyle garip bir ülkede ve öyle garip insanlarla birlikte yaşıyoruz ki sormayın gitsin. Poşet 25 kuruş, soğan 6 lira oldu diye tepinen güruh, 45 dakikada yedi buçuk trilyon bağışlıyor.
Hep düşünürüm; canı sıkılmayan, hiç karamsar olmayan ve kendisini hiç çaresiz görmeyen insan var mıdır? Yoksa bu hallerin varlığı insanın tabiatından mı kaynaklanmaktadır?
Aklıma takılıyor da… Ülkemde bir nevi İslamî 'tarikat' veya 'cemaat' kabul edilen ancak hep 'İslam-dışı siyasi oluşumları' destekleyen grup veya gruplar var mıdır? (FETÖ'cüler malum, onları kastetmiyorum)...
