Bu söz…
Rehberimiz…
Yol göstericimiz…
Allah’a giden yolda kılavuzumuz…
İznine basacağımız en güzel örnek olan…
O Güzel Nebi’nin (sav)…
Bu sözün ne anlama geldiğini bu millet altı yedi yıldır Suriye’de yaşananlar nedeniyle iliklerine kadar hissetmiş olmalı…
Fakat bu hissediş yeterli olmamalı ki…
O Güzel Nebi’nin bu hikmetli sözünü…
Rabbim bu millete bir kere daha Arakan Müslümanlarının başına gelenlerle gösteriyor…
Dün Irak’ta gösterdi; hala göstermeye devam ediyor…
Evvelsi gün Afganistan’da gösterdi; hala göstermeye devam ediyor…
Daha önceki gün Keşmir’de gösterdi; hala göstermeye devam ediyor…
Tam on dört asır önce…
Rabbim O Güzel Nebi’ye göndermiş…
Ve O Güzel Nebi (sav) bize duyurmuş:
“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.
Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz.
Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir.
Size zulmedilmez.” (Enfal/ 60)
Nedir düşmana karşı hazırlanacak kuvvet?
Düşmanın bileğini bükecek
Düşmanın ensesinde boza pişirecek
Düşmanı kımıldayamaz hale getirecek
Düşmanı alt edecek
Düşmanı pes ettirecek
Her şey…
Nedir bugünün savaş atları?
Uçan ve yürüyen her şey…
Bunlara sahip olmanın yeri neresidir?
Bunların bilgisini üretecek her yer?
Üretiyor muyuz?
Üretemiyoruz…
Neden?
Sahi neden, düşünün biraz…
Ve ayetin sonuna bakalım:
“Size zulmedilmez”
Ne zaman bize zulmedilmez?
Ayetin gereğini yaparsak…
Yapmazsak?