Zira neredeyse bin yıl sonra ikinci kez işgale uğramaktan Amerikalılar sayesinde kurtuldular ve rollerini Amerika’ya kaptırdılar...
Şu anda yanılmıyorsam, dünya çapında bir otomobil markaları bile yok mesela... Terk etmişler satmışlar...
Çevreci olmayan hiçbir yatırımı kabul etmiyorlar. O yemyeşil ülkede evinizin önündeki ağacı budamak bile prosedüre tabi...
Sanayii ülkesi değil dersem; bizim bildiğimiz sanayi, klasik sanayi, ağır sanayi gibi şeyler... Uçak motoru gibi yüksek teknoloji ürünler yapıyorlar tabii...
BAE Systems ya da Rolls Royce gibi...
Dünya devlerinden birisi...
Bir de eğitim sistemi...
Ciddi gelirleri var. Oradaki doktora öğrencilerini ülkelerine bile göndermiyorlar burada harcama yapsın diye... Aynı zamanda kendilerine de adam yetiştiriyorlar malum...
Bir kısmını istihdam etmek için, bir kısmını da ülkelerine göndererek kendi adlarına iş yürütmesi için…
Örneğin Bizim batılılaşma sürecinin başlangıcı sayılan Tanzimat döneminin mimarı geçmişte İngiliz büyükelçiliği ve dışişleri bakanlığı yapmış olan sadrazam Mustafa Reşit Paşadır. Ondan önceki kapitülasyon kabul edilen Balta Limanı anlaşması da…
******
Kemal Sunal’ın bir filminde (muhtemelen kapıcılar kralı; ben izlemedim) meşhur bir sahne var; hatırladığım kadarıyla adeta kapıcı mafyası her yeni apartmanı takip edip çocuklarını oralara yerleştirme derdinde…
Bunu kapıcılar kralı olan Kemal Sunal da hayal ediyor. Zira kendi küçük dünyasında en büyük olan; falanca apartmanın kapıcısı olmak…
Daire sahibi olmak patron olmak, iş adamı olmak, bürokrat olmak, siyasetçi olmak, ünlü olmak, yabancı okullarda okumak… gibi şeyler hayallerini bile süsleyemiyor.
İşte Allah’ın vaad ettiğini göremeyen ya da gördüğü halde tercihini ‘kısa vadeli’den yana yapanın durumu kapıcılar kralının durumu gibidir. Olabileceğiniz-gelebileceğiniz en yüksek yer bir kapıcı olmak… Oysa Allah’ın vaadi yukarıdaki hayallerin hiç birisi ile kıyaslanamaz. Ama görünen o ki insanların kahir ekseriyeti önüne konulana, daha doğrusu şeytanın hakikati gizlemek için önüne konduğuna teşne… Bekleyenler de hakikate…
