- Usta be!
- Efendim?
- Siz hiç cenaze namazı kıldınız mı?
- Hayrola? Kimin cenaze namazı?
- Kimsenin değil de…
- Eeeee?
- Aklıma takılan bir soru var da…
- Sor öyleyse…
- Ben sormadan şu namazın nasıl kılındığını kısaca bir anlat da soruyu ondan sonra sorayım.
- Diyelim ki cenaze öğle namazına yetiştirildi.
- Öyle olsun. Namaz vakti dışında da olur değil mi?
- Olur tabii… Bazı şartları var ama…
- Peki.
- Öğle namazı bitince, cemaat, musalla taşına konmuş olan tabuta paralel şekilde ayakta saf tutar.
- Sonra?
- Cenaze namazı kıldıracak olan kişi, cenaze başında bir açıklama yapar. Mesela ‘bakın hayat bu işte… Bir var bir yok. En iyisi güzel bir adam olun, öyle yaşayın, öyle ölün’ gibi nasihatte bulunur. Sonra da ‘namaza başlıyoruz’ der ve tekbirini alır: Allah u Ekber… Kısa geçiyorum, okunan dualardan sonra selam verilir ve kişi (genellikle Cami imamı) Cemaate Sorar: “ey cemaat mevtayı nasıl bilirdiniz?”… Cemaat hep bir ağızdan ‘iyi bilirdik’ der veya ‘Allah rahmet eylesin’ derler.
- Tamam, işte soracağım soru tam buradan…
- Peki.
- İmamın sorusuna verilen cevaplardan ‘iyi bilirdik’ sözü onun geçekten ‘iyi bir insan’ olduğunu gösterir mi?
- Bilmem ki…
- Mevtayı hayatlarında görmemiş, tanımamış insanların ‘iyi bilirdik’ diye şahitlik yapmaları ‘doğru’ bir eyle midir?
- Bilmem ki…
- Sanki Allah’a yalan söylüyorlar gibi geliyor bana…
- Bilmem ki…
- Ya mevtanın ‘zurna çalmaktan’ başka hiçbir meziyeti yoksa?
- Bilmem ki…
- Ya sağlığında Allah’a küfreden, dinini inkâr eden biri ise...
- Bilmem ki…
- Hatta ömrü boyunca Allah düşmanlığı yapmasıyla meşhur olmuş biriyse…
- Bilmem ki…
- Eeeee… Sorum şimdilik bu kadar… Kusura bakma sizi çok yordum.
- Olur mu öyle şey? Öğrenmek için elbette soracak, sorgulayacak ve okuyacaksın.
- Peki, Usta… Tekrar teşekkür ediyorum. Ben biraz araştırayım
