İbrahim Halil ER

İbrahim Halil ER

YÜZYILLIK AYRILIK

Aslında onlar kurbanda sadece uzak diyarlara et götürmediler.. 
Onlar, Türk halkının selamını götürdüler. 
Türk halkının onların yanında olduğunu ilettiler.
Türk halkının, yani Osmanlı halkının onları unutmadığını göstermiş oldular.
ONLAR, SADECE ET GÖTÜRMEDİLER... 
UMUT TAŞIDILAR/UMUT GÖTÜRDÜLER VE UMUT YÜKLENİP GETİRDİLER...
Onlar, yüzyıllık uykudan uyanan bir devdi...
Sevr'de vurulup, Lozan'da narkozda yatırılan dev...
Uyandı... şimdi bu dev...
İslam dünyasını şimdi adım adım dolaşmak ve köprüler inşa etmektedir...
Ben artık uyandım... sizin yanınızdayım diyor bu dev...
Onu karşılayanlar sadece bir et beklentisi içinde değil... yitik kardeşlerini görmenin sevinci içerisindedirler.... Her kurban bayramında gözler Türkiye'den gelecek kardeşlerini aramaktadır ve artık tüm İslam coğrafyasında bu bilinmekte ve beklenmektedir.
Onlar... 
Modern çağın dervişleridirler....
Unuttuğumuz coğrafyanın Evliya Çelebileridirler..
Kimsenin gitmediği, kapısını çalmadığı insanların ayağına gidenlerdir...
Artık her bayram İslam dünyasında farklıdır...
Her bayram, kardeşlerinin geleceğini bilen, bekleyen, gözleyen ve özleyen gözler vardır...
Konuşulan budur...
Her yürüyüş bir macerasını/hikayesini dokur, hem yolcuya ve hem de yoldakilere..
Hatta yolun kendisi bile bir hikaye anlatır..
Aslında asıl hikaye yolculuk bittiğinde başlar... yüreklerde...
iki taraf için de yeni bir kıvılcım oluşmuştur...
Türklerin bu kurban geleneği tüm emperyalistler tarafından korku ve tepkiyle gözlenmektedir...
Ne yapıyor bu bir avuç insan?
Kurbanla mı dünyayı değiştirecek?
Bizim çarklarımıza mı çomak sokacaklar?...
Ama bilmezler ki mendeniyet kurbanla başladı....
İsmailini feda edemeyenlerin yeni medeniyetler inşa etmesi imkansızdı...
Kurban sadece bir et değil... 
Çok şeydi...
Bunu anlamak ve yüreklere dokunmak için yaşamak gerekirdi...
Bazı şeyler sadece yaşanırken anlaşılırdı...
Bazı şeyler yaşandıktan sonra anlaşılırdı.... 
Her yürüyüş yolcusuna bir şeyler fısıldardı...
Eğer bu yürüyüşler boşuna olsaydı Kur'an gezmekten ibret almaktan bahsetmezdi...
Türkiye, MODERN DERVİŞLERLE İslam dünyasını yeniden kucaklamaktadır... Herkesin silah ve nefret getirdiği bir ortamda sevgi ve kardeşliği getirmektedir...
Bir Afrikalı entellektüelin dediği gibi "yüzyıldır kayıptınız, nerdeydiniz?... sizi bekledik" sözü çok şeyler anlatmaktadır... 
Bekleyenler var bizi 
Bekleyenlerin olması güzel... 
Unutmayın ki küçük hediyelerinizin karşılığı hem insanların yüreğinde ve hem de Allah'ın indinde büyüktür...

Not
Hiç bir amelinizi küçümsemeyin. İhlasla yapılan az bir amel, çok şey değiştirir... Bereket olur, bolluk olur... deniz olur... siz seslenin sesinizi Allah duyurur...

Şerh
Otelin kapisi her acildiginda bir grup tavadci Turk giriyordu iceri. Ustelik savas eydaninda zaferle donen bir komutan gibiydiler... Her birisinin tonlarca hikayesi ve agir yuku olusmustu...
Hatta bu seferde bayanlar bile yer almisti...
Bakislar ve yurekler pirilpirildi..
Aslinda onlarin farkinda olmadigi bir sey vardi. O da bu davrsnisin bir imparatorluk bakiyesi millet olmanin davranisi olduguydu.
Bu edalar zincirlenmemis bir ulusun uyusundan uyandiginin gostergesiydi...
Kur'an bize bosuna mi anlatir hz. Musa kavminin cole surulus hikayesini...
Burada firavunun esaret zincirini tatmamis ve colun ozgur havasinda yetismis yeni bir neslin yetistigini...
Devrimleri sinmis yurekler degil korku bilmeyenler yapardi..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.