HÜDA PAR’dan Sur’un İmar ve Islah Raporu

HÜDA PAR’dan Sur’un İmar ve Islah Raporu

DİYARBAKIR - HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı, operasyonların sona erdiği Sur'a ilişkin hazırladığı “Sur’un İmar ve Islah Raporu”nu kamuoyu ile paylaştı.

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı, çatışmalar nedeniyle yoğun tahribatın ve göçün yaşandığı Sur'a ilişkin hazırladığı “Sur’un İmar ve Islah Raporu”nu, düzenlediği basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı.

Parti binasında basın mensuplarına raporun içeriği hakkında bilgi veren HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, mağduriyetlerin giderilmesi için yerel mülki amirlerin ve kentte etkili olan sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı bir komisyon kurulması gerektiğini belirtti.

Sur gibi yerlerin afet kapsamına alınmasının adalet ve insanlığın gereği olduğunu söyleyen Tanrıkulu, şehir merkezlerine taşınan çatışmaların en büyük mağdurunun halk olduğunu vurguladı.

Bölgedeki tüm dinamikler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin şehir merkezlerine taşınan çatışmaları eleştirdiği ve her platformda çatışmalara karşı çıktığını ifade eden Tanrıkulu, “Yaşanan bu yıkım ve tahribatın nedeni, PKK’nin ve marjinal sol örgütlerin ideolojik devrim fantezisi olduğu aşikardır. Hatta Ortadoğu’da devam eden siyasi ve askeri çatışmalardan faydalanarak belki örgütsel bir rant devşirebiliriz hesabıyla ABD ve Rusya’nın desteğini de alarak halkı namluların ucuna ve topların hedefi haline getirmek bu halka yapılabilecek en büyük ihanettir.” dedi.

“Sur gibi yerler afet kapsamına alınmalı”

Farklı tarihlerde yaptıkları çalışmalarla Sur sakinleri ve esnaflarla birebir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Hükümetin batı illerinde meydana gelen doğal afet veya iş kazaları olan yerlerde mağdur olanlara yönelik yapmış olduğu yardımlar herkesin malumudur. Sur’da olan mağduriyet ve tahribat bunlar ile kıyas dahi edilemez. Bu yüzden Sur gibi yerlerin afet kapsamına alınması adaletin ve insanlığın gereğidir. Ayrıca yerel mülki amirlerin, resmî kurumların yetkilileri ve güvenlik güçlerinin halka daha insancıl yaklaşması ve sorunlarını dinlemesi, çözümler üretmesi ve çözemediği sorunları ilgili STK’lara veya hükümete bildirmesi gerekir. Hükümetin attığı adımların yetersiz olması halinde girişimlerde bulunmalı ve halkın mağduriyetini gidermeye çalışmalıdır. Ağır bir travma geçiren halka karşı son derece şefkatli olunmalı ve halka hizmet etme ana gaye olmalıdır.”

“STK ve yerel mülki amirlerin yer aldığı bir komisyon kurulmalıdır”

Mağduriyetlerin giderilmesi konusunda yetkililerin ve sivil toplum kuruluşlarının yapması gerekenlere dikkat çeken Tanrıkulu, “Halkımızın mağduriyetini gidermek ve yerinde tespit etmek için ilimizde etkili olan STK ve yerel mülki amirlerin yer aldığı bir komisyon kurulmalıdır. Bu komisyon vasıtasıyla halkımızın sorunları ve istekleri daha hızlı çözülmeli ve böylece adam kayırmaların, adaletsizliklerin ve istismarcıların önüne geçilmelidir.” şeklinde konuştu.

Bağlar ilçesinde yaşanan çatışmalar

Bağlar ilçesinde yaşanan çatışmalar ve uygulanan sokağa çıkma yasağına da değinen Tanrıkulu, “Sur, Cizre, Nusaybin, Derik ve Silvan’ın hali ortada. Bunlar, oraları özgürleştirdiler de mi sıra Kaynartepe’ye geldi? Herkes bunu görüyor. Bu tür çukurların ve barikatların kurulması, başka mahallelere veya ilçelere taşınması halkımıza mağduriyetten başka hiçbir şey getirmeyecektir. Bunlar bilindiği halde, herkes tarafından yapılanların yanlış olduğu dile getirildiği halde, olayların ısrarla devam ettirilmesi halkımızın faydasına değildir. Sur’daki insanların geçirmiş olduğu travmalar, her yerin tahrip olması, esnafların perişan olması, iflas eden bir duruma gelmesi Kaynartepe’ye de aynı şekilde gelip aynı acıları halkımıza yaşatmak en büyük zulümdür.” ifadelerini kullandı. (Hamza Adiyaman, Emrah Deniz- İLKHA)

 

HÜDA PAR’ın 'Sur’un İmar ve Islah Raporu'nun tamamı şöyle:

Şehir merkezlerine getirilen çatışmaların en büyük mağduru halk olmuştur. Halk PKK tarafından evlerinin önüne ve sokaklarının girişlerine yerleştirilen bombaların, mayınların ve barikatların mağduru olduğu gibi yapılan operasyonlar ve sokağa çıkma yasaklarının uzaması nedeniyle devlet tarafından da mağdur edilmiştir. Bu dönemde halkın güvenliği hiçe sayılmış, devlet ve PKK arasındaki çatışmadan sivil insanlar, çocuklar, yaşlılar, kadınlar hayatlarını kaybetmiştir. Bu çatışmalara taraf olmayan, çatışmaları benimsemeyen halkımız, çukur siyaseti ve özyönetim ilanlarını tanımadığını fiili olarak gösterip adeta bu ucube çukur ve özyönetim ilanlarından kaçmış, yanına eşyalarını dahi almaya fırsat bulamadan yıllardır yaşadığı mahallesini, evini, işyerini ve meskenlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Mazlum ve mustazaf Kürt halkı, bir asırdan fazladır resmî ideolojinin baskı, asimilasyon, inkâr ve imha politikasına maruz kalmış, yüzbinlerce sivil insan, binlerce âlim katledilmiştir. Buna rağmen bugüne kadar İslami, insani ve meşru haklarından vazgeçmemiştir. Ne yazık ki bu mazlum halkın hakları için mücadele ettiğini iddia eden örgüt, tıpkı Kemalist sistem gibi halkımızı mağdur etmiş kendi ideolojik istek ve arzularını halka yaşattığı mağduriyet üzerinden ideolojik hedeflerine ulaşmaya çalışmıştır.

Bölgemizdeki tüm dinamikler, siyasi partiler, STK’lar ve kanaat önderleri şehir merkezlerine taşınan çatışmaları eleştirmiş, kabul etmemiş ve her platformda karşı olduklarını dile getirmişlerdir. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin dile getirdiği ve hayatını kaybettiği olay bunu özetler mahiyettedir.

Yaşanan bu yıkım ve tahribatın nedeni, PKK’nin ve marjinal sol örgütlerin ideolojik devrim fantezisi olduğu aşikardır. Hatta Ortadoğu’da devam eden siyasi ve askeri çatışmalardan faydalanarak belki örgütsel bir rant devşirebiliriz hesabıyla ABD ve Rusya’nın desteğini de alarak halkı namluların ucuna ve topların hedefi haline getirmek bu halka yapılabilecek en büyük ihanettir.

6-8 Ekim olaylarından sonra bölge esnafı ekonomik olarak gerilemiş, yaklaşık yüzde 50 ciro kaybına uğramış, yatırımcılar bölgeyi bir bir terk etmiştir. Son çatışmalar ise esnafı perişan etmiş ve büyük bir darboğaza itmiştir. Aylardır işyerlerini açamayan esnaflar; çeklerini, senetlerini ve kredi kartlarını ödeyemez bir duruma gelmiştir. İflas eden, işyerini kapatan ve yıllardır yanında çalıştırdıkları işçileri çıkarmak zorunda kalanların sayısı bir hayli fazladır. Daha önce kamuoyu ile paylaştığımız ve yetkililere sunduğumuz öneriler maalesef dikkate alınmamış ve hâlâ mağduriyetler giderilmemiştir. Hükümetin son eylem planı ve iyileştirme adımları kapsayıcı olmaktan uzak olup var olan sorunları ve mağduriyetleri gidermede de yetersiz kalmıştır.

Bugüne kadar farklı tarihlerde yaptığımız alan çalışmalarıyla Sur sakinleri ve esnafıyla birebir görüştük ve ziyaretlerde bulunarak mağduriyetleri yerinde gördük, sıkıntıları dinledik. Hükümetin bu konudaki mağduriyetleri yeterince göremediğini attığı adımlardan da müşahede ettik.

Batı illerinde meydana gelen doğal afet veya iş kazalarında hükümetin yapmış olduğu yardımlar herkesin malumudur. Sur'da yaşanan mağduriyet ve oluşan tahribat ise daha büyüktür. Bu yüzden Sur gibi yerlerin afet kapsamına alınması adaletin ve insanlığın gereğidir.

Kamuoyunun şunu iyi bilmesi gerekir ki ortada gerçekten ifade edilemeyecek kadar bir mağduriyet, tahribat, moral bozukluğu ve çatışmaların bu seviyeye gelmesine neden olanlara karşı büyük bir öfke vardır.

Ayrıca yerel mülki amirlerin, resmî kurumların yetkilileri ve güvenlik güçlerinin halka daha insancıl yaklaşması ve sorunlarını dinlemesi, çözümler üretmesi ve çözemediği sorunları ilgili STK’lara veya hükümete bildirmesi gerekir. Hükümetin attığı adımların yetersiz olması halinde hükümet, girişimlerde bulunmalı ve halkın mağduriyetini gidermeye çalışmalıdır. Ağır bir travma geçiren halka karşı son derece şefkatli olunmalı ve halka hizmet etmeyi ana gaye bilmeleri gerekir.

HÜDA PAR olarak büyük bir çöküntü içinde olan Sur mağdurlarının maddi ve manevi kalkınması için çözüm önerilerimizi siz değerli basın mensupları vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşmayı halkımıza karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görmekteyiz.

ÖNERİ: Halkımızın mağduriyetini gidermek ve yerinde tespit etmek için İlimizde etkili olan STK ve yerel mülki amirlerin yer aldığı bir komisyon kurulmalıdır. Bu komisyon vasıtasıyla halkımızın sorunları ve istekleri daha hızlı çözülmeli ve böylece adam kayırmaların, adaletsizliklerin ve istismarcıların önüne geçilmelidir.

EV SAHİPLERİ İLE İLGİLİ

1-Evleri tahrip olan ya da yıkılan ev sahiplerine evleri aslına ya da Sur’un sit alanı olması hasebiyle bu dekora uygun olarak onarılmalı veya yeniden inşa edilmeli. Sur’da kalmak isteyen ev sahiplerinin evleri en kısa zamanda sağlam yapılarak teslim edilmeli.

2-Evlerini TOKİ’nin vereceği evler ile değiştirmek isteyenlere kâr payı gütmeden 120-150 metrekare arasında geri ödemesiz evler verilmeli.

3-Evlerini terk etmek zorunda kalan Sur sakinlerinden elektrik ve su ücreti alınmamalıdır.

4-Kiracı olanlara geçimlerini sağlayacak imkânlar verilene kadar kira yardımının devam etmesi gerekir.

5- Kiracı olup da asgari ücretle iş bulanlara veya iş imkânı verilenlere kira yardımının kesilmemesi, en azından 500 TL kira yardımının devam etmesi sağlanmalıdır.

6-Ev veya iş yerlerini kiraya veren ve bu kira geliri ile geçinenlere kira yardımı geriye dönük yapılmalıdır.

7-İŞKUR kapsamında işe alınacak kişiler arasında ayrımcılık yapılmadan mağdur olan herkese iş imkânı sunulmalıdır.

8-Gençlere yeni iş kurmaları için hibe ya da faizsiz kredi imkânları vererek iş sahibi olmaları sağlanmalıdır.

ESNAFLAR İLE İLGİLİ

9-Esnafın bir kısmına yapılan ve çoğunlukla basit usule tabi olan esnafa 3 bin TL'lik yardımın yapılmış olmasının çok yetersiz olduğu görülmeli ve iflasın eşiğine gelen esnafa gerçek manada yardım yapılmalıdır. Bu cüzi yardımın gerçek usule tabi olan esnafa da yapılması sağlanmalıdır. Bu konudaki çifte standarda son verilmelidir.

10-Esnaftan Temmuz 2015 tarihinden itibaren ve 2016 yılı dâhil hiçbir verginin alınmaması ve bu tarihler göz önüne alınarak sigorta primlerinin, elektrik, su ve kiracı esnafın kira ücretlerinin devlet tarafından geriye dönük ödenmesi yapılmalıdır.

11-Esnafın dönen çeklerinin, ödenmeyen kredi kartlarının ya da senetlerinin icraya verilmesi önlenmeli ve alacakların ötelenmesi gerekir. Özellikle bankaların bu konuda yardımcı olmaları ve kaşelenen çeklerin iptal edilmesi sağlanarak esnafa çek vermede kolaylıklar sağlanmalıdır.

12-Aylardır iş yerleri kapalı olan esnafın zararları tazmin edilmeli, 3 veya 5 yıl en az 50-100 bin TL arası olmak üzere faizsiz kredi imkânları acilen sağlanmalıdır.

13-Sigorta primlerini ödeyemeyenlerin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları sağlanmalı, kurumların daha hassas davranmaları için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

14-İşini kaybedenlere kalıcı iş imkânları sağlanmalı, güven ve huzur ortamının olmaması nedeniyle yatırım yapmaktan kaçınan özel sektör yerine devlet, binlerce kişinin istihdam olacağı fabrikalar kurmalı, iş alanları oluşturmalıdır.

15-Yarım kalan yatırımlar zaman kaybedilmeden tamamlanmalı bu konuda her türlü kolaylık sağlanmalıdır.

16-Çok yüksek olan sigorta primlerinden dolayı işçi çıkarılmasının önüne geçilmeli ve sigorta primleri makul bir seviyeye çekilmelidir.

MANEVİYAT ve EĞİTİM

17-Çatışmalardan hasar gören tarihi camiler, medreseler, hamamlar, hanlar ve kiliseler aslına uygun onarılmalıdır.

18-Hz. Süleyman Cami çevresi sit alanı ya da kamulaştırılarak; (Daha önce alınan kararlar tekrar gözden geçirilmeli) mesire yeri, medreseler, öğrenci yurtları, kütüphaneler ve dini içerikli satış yapabilecek iş yerleri yapılmalıdır.

19-Tarihi Sur ilçesinin sahabe kabirleri göz önünde bulundurularak inanç turizminin gözdesi haline gelebilmesi için uygun projeler hayata geçirilmeli, bunun için ilimizde bulunan etkin STK ve medrese âlimlerinin görüşleri alınmalıdır.

20-Manevi bir havası olan tarihi Sur ilçemizde içkili kafe, bar veya benzeri yerlerin açılmasına mani olunmalı ve izin verilmemelidir.

21-Tarihi medreseler elden geçirilerek onarılmalı, aslî hüviyetine kavuşturulmalıdır. Buraların idaresi bu işle iştigal eden STK veya medrese âlimlerine verilmeli, eğitim-hizmet alanı olarak istifade edilmesi sağlanmalıdır.

22-Aylardır okuluna gidemeyen öğrencilerin eğitim-öğretim açığı giderilmeli. Çocuklara yaşadıkları travma ve moral bozukluğunu atlatabilmeleri için psikolojik destek verilmelidir.

23-Başka okullara gitmek zorunda kalan öğrencilerin uyum sorunları halledilmeli, eğitim açıkları tam gün, hafta sonları veya gece eğitim verilerek giderilmelidir.

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı


 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.